21 Ağustos 2013 Çarşamba

Aşkın ve Şarabın Efendisi

Ömer Hayyam'ı bizim nesille Amin Maalouf tanıştırdı. Semerkant'ın kahramanı, bilge şair, bilim adamı, yıldız gözlemcisi-astrolog Hayyam, Maolouf'un etkileyici anlatımıyla kalbimizde taht kurdu. Kendisi basit şiirin efendisi, garip akımının ata babası. Yazdıkları şiirler hep bir anonim kaldı, birileri imitasyonlarını yaptı. Gerçekten o mu yazdı o şiirleri hiç bir zaman emin olamayacağız.


Şimdi sözü Aşkın ve Şarabın Mucize efendisine bırakıyorum:

Büyük bir ızdırabın içinde teselli veriyor;
Şu olan biten var ya, boş ver ona
Taş yağsın isterse çok sürmez
Dakika şaşma dakika yaşamana bak
Ne geçmişi düşün, ne gelecekten kork

Benim ben!; 
Her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye,
Altınları, gümüşleriyle övünmeye,
Tam işleri dilediği düzene girer,
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.

Arada bana da sesleniyor sabahları;
Kalk haydi, ebediyyen uyuyacağız zaten

Ve kukla sahnesi;
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı felek usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer;
Bitti mi oyun sandıktayız hepimiz.


Bu konuda adaşım, senle %100 aynı fikirdeyim;
Zamanın iki yüzü var, dedi kendi kendine hayyam, iki boyutu; uzunluğunu güneşin seyri belirliyor, kalınlığını ise tutkular.

Hayyam'ın ızdıraba ve karanlığa ilaç olarak sunduğuna bir bakın:
Istıraptan belin büküldüğünde,
Dünyanın üzerine ebedi bir gece çöksün istediğinde,
Yağmurun ardından ışıldayan yeşilliği düşün,
Düşün bir çocuğun uykudan uyanışını

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder